8 Kasım 2013 Cuma

Hindistaaaan yavaştan kendini sevdirir !

5-6 Kasım Amritsar 7-10 Kasım McLeod Ganj

Pakistan-Hindistan sınırı; Pakistan kısmı bir tanıdık aracılığı ile çok rahat geçti, ancak Hindistan tarafında  gereksiz bir bekleşme oldu, işler çok yavaş, niye ? Kimsenin işle alakası yok da ondan :). Neyse valizlerin x-ray de, arabanın da köpek tarafından aranması sonrası işlemler bitiyor. Hoşgeldik Hindistan !

Wagha'daki Pakistan-Hindistan sınır kapısının kapanıp, bayrakların indirilme seromonisine talep büyük. 
Bol miktarda yerli turist var ve acayip coşkulular, festival havası gibi, çalan müzik, ortada dansedenler...


Bağımsızlık sonrası, Pakistan-Hindistan sınırı Punjap bölgesini ortadan bölmüş, aslında birbiri ile aynı kültüre sahip halk ikiye bölünmüş, ve bizde Balkanlarda yaşandığı gibi bir göç yaşanmış. Müslümanlar Pakistan'a, Hindular-Sihiler Hindistan'a. Komşu iki ülke arası da iyi değil maalesef. 

Hindistan birbirinden farklı dinlerin, dillerin, kültürlerin olduğu çok çeşitli, çok renkli bir ülke. Ve evet çok kalabalıklar...

Gezimize sınıra 30km uzaklıktaki Amritsar'la başlayarak sıkı bir giriş yaptık. Zira burası Sihizm'in en önemli tapınaklarından "Golden Temple" a ev sahipliği yapıyor. 


Ayakkabılar ve çoraplar, tapınağın ana girişinden itibaren yasak ! Sihiler sağlık bulacaklarını inandıkları bu suya girip ibadet ediyorlar, kadınlar için de ayrı bir bölüm var. Tapınakta her saatte ücretsiz yemek var ve tüm işler gönüllülerin yardımı ile yürüyor. 

Hint yemeklerine bayıldık, denildiği gibi acı değil, bilemiyorum belki güneye indikçe durum değişecek. Tapınaktaki öğle yemeği menümüz; Çorba, mercimek yemeği, pilav, sütlaca benzer bir tatlı !

Bu arada burada en son Multan'da İkbal'in evinde gördüğümüz Fabian'la tekrar karşılaştık. Dünya bazen çok büyük, bazen de çok küçük. Fabian daha önce 2 yıllık bir Asya Turu yapmış. Kendisi bir yazar ve bu seferki geliş amacı Nepal'de fakir ailelerden alınıp Hindistan'da para karşılığı satılan çocuklarla ilgili bilgi toplamak. Kitabını merakla bekliyor olacağım. 

Bir sonraki durağımız McLeod Ganj. 2 gece kalırız dediğimiz yerde bugün 4. günümüz. Acayip huzurlu biryer... Doğada yürüyüş yapmayı özlemişiz, burada ağaçların tepeleri maymun dolu :)

Dağ manzaralı terasta huzur...

McLeod Ganj Budizm'im için çok önemli bir merkez, Dalai Lama'nın evi burada. Tapınaklarını ziyaret ettik, burada öğrenci yetiştiriyorlar. Sokakta birçok rahip ve öğrencilerini görmek mümkün. Etrafta bol miktarda yoga, mediyasyon, masaj, budizm öğreti merkezleri var. Ayrıca burası ciddi bir Tibetli nüfusuna sahip. İnsan gezerken öğreniyor galiba, Tibet'in Çin hakimiyetine altına alınışı, geçmişi ile ilgili bilgi alabilmek adına güzel bir müze var.



Tibetlileri bulmuşken hem yemeklerinin tadına baktık, hem de masaj yaptırdık :). Yemekler genel olarak vejeteryan ve hamur yemeklerin ayrılmaz parçası, ki bu benim sevmem için yeterli. Masaj, gerçekten çok rahatlatıcı ama burada öyle mistik kokulu odalar, loş ortam, müzik falan yok ! Ama yine de çok keyifliydi. 

Masaj sonrası migren krizlerimle ilgili konuşunca, Tibet geleneksel yöntemlerini izleyen bir doktoru tavsiye ettiler. Krizler eskisine göre çok daha iyi. Daha önce haftada 2-3 olan krizler ayda 3-4 e düştü. Kriz ilacını almamak adına kendimi sessiz ve karanlık bir odaya kapatıp uyuyorum ama ömrümden çalan bu kayıp günler çok canımı sıkıyor maalesef ! Denemekte yarar var dedip vardık doktora, bir aylık ilaç verdi, yeterli olup kurtulacakmışım bu illetten :)

Reçetem ve şekere benzer (küçük küçük kumaşlara sarılı karışım, kurdelelerin üstü de mühürlü-pek şekerler) ilaçlarım !

Hindistan yavaştan kendini gösterir 
Alır beni senden bana getirir 
Öyle değil mi alanson? 
Bom bili bili bom! Bom bili bili bom!   ( Mazhar Alanson, Hindistan)


Sevgili çocukluk arkadaşım Eda'nın yolculuğuma eşlik etmesi için hediye ettiği "İncir Kuşları" kitabı ile birlikteliğimiz sona erdi. Yenilerine yer açabilmek adına onu McLeod Ganj'daki Green Hotel'in kütüphanesine, yeni yoldaşını bulması için, bırakıyorum. Tekrar teşekkürler Eda'cığım. 
Not: Geçtiğimiz yaz Saraybosna ve Mostar'ı görüp yakın tarihte yaşanan savaşın izlerine şahit olmuştum. Kitap bu dönemden, gerçeğe dayalı, bir kesit sunuyor, tavsiye edilir...





1 yorum: